Necmi İnce bugün köşe yazısında vatandaşın bir numaralı sorunu olan gıda enflasyonu konusunu gündeme getirdi. İnce yazısında, pandemi koşullarını fırsat bilerek vatandaşın cebine göz diken açgözlü tüccarları hedef aldı. Necmi İnce'nin köşe yazısı şu şekilde:
Market zincirlerinin gerçekleştirdiği fahiş fiyat zamları vatandaşın cebini yakmaya devam ediyor.
Bu durumdan üretici de tüketici de şikayetçi.
3-5 gıda karteli para kazamacak, servetine servet katacak diye vatandaş tabiri caizse kan ağlıyor.
Bu konuyla ilgili kabine toplantısında açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘’ Üç beş açgözlü tüccarın, milletimize ekmeğini zehir etmesine göz yummayacağız. Yılın 2. yarısında gıda fiyatlarındaki oynaklığın düzeleceğine inanıyoruz. Ve bunları yakından takip ediyoruz. Piyasa gözetimini kararlılıkla takip edeceğimizin altını çiziyorum.’’ demişti.
Aslında bugünlerde patlak veren bu sorun, yıllardır ülkenin problemi.
Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat yaptığı bu açıklama çok önemli. Çünkü yaptırım uygulamaya karar verecek kabine Cumhurbaşkanı önderliğinde karar alıyor ve uyguluyor. Bu sebeple Recep Tayyip Erdoğan’ın gıda enflasyonu ve fırsatçılara direkt temas etmesi olumlu bir gelişme olarak görülebilir.
Bu konunun çözümüne ilişkin adım atılması elzem.
Malum pandemi koşullarında metabolizma bir kalkan olarak C vitaminine gereksinim duymakta. Mevsiminde olan portakal ve mandalinanın bolca tüketilmesi lazım ama nerde!
Tarladan 1-2 liraya alınan ürün, markette ya da pazarda 10 liraya kadar çıkıyor. Zaten ekonomik koşulları çok kötü olan vatandaş nasıl yiyecek bu meyveleri?
Nasıl virüse karşı doğal bir savaş verecek?
Mümkün değil!
Üstüne üstlük, işsizlik almış başını gitmiş; kısa çalışma ödenekleri ile 30 gün geçirmek mümkün değilken bu fiyatlar daha fazla böyle gitmemeli.
Geçtiğimiz gün PTT tarafından işten çıkarılan işçinin‘’ Ben işçiyim kardeşim, babayım baba! 3 tane çocuğum var! Kim hesabını verecek? PTT anayasayı çiğniyor. Böyle bir şey olur mu?" feryadı hala yüreğimi sızlatıyor.
Tablo bu iken hala market raflarındaki ürünlerin fahiş giyata satılması da kanıma dokunuyor!
Bu fiyatların sorumluları katıksız vatan hainidir benim gözümde. Vatandaşın bu denli zor durumda iken fazla kar etme ne olacak? Kapitalizmin iliklerine işlemiş olduğu bu güruhta utanma arlanma da yok.
Dolar 9 lira bandında iken her ürüne zam yaptınız; tamam. Peki şimdi dolar 7 lira bandına geriledi neden bu ürünlerin fiyatı düşmüyor!
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken de geçen gün yaptığı açıklamasında dövizden, zamlardan, vatandaşın ve esnafın bu durumlardan nasıl etkilendiği üzerine yaptığı açıklamada "Jet hızıyla zam yapanlar indirimde yok" diyerek durumu eleştirdi.
Döviz kurlarının yükseldiği dönemlerde A'dan Z'ye tüm ürünlere çok hızlı bir şekilde zam yapanlar döviz düştüğü zaman aynı hızla indirim yapmıyor.Bazı açgözlü kurumlar döviz kurlarındaki oynaklığı fırsata çevirerek vatandaşı mağdur ediyor.
Bir de gramaj oyunları başladı. Bu kadarına pes demek gerekiyor.
Hangi insani ya da ahlaki değere sığar bu?
Nelere göz dikiyorlar, gerçekten üzücü.
Ulaşıma ve enerjiye gelen zamları bahane eden kurumlar bildiğini okumaya devam ediyor. Bu savunmada haksız değiller aslında. İşte burada devlet devreye girmeli.
Tarla-fabrika-market üçgeninde denge sağlamalı. Gerekli düzenlemeler yapılmalı.
Vatandaş daha ucuz sebze ve meyve tüketmeli.
Yoksa günü kurtarmaya yönelik zincir marketlere yapılacak 100 binliralık cezaların bir yaptırım gücü olmaz. O para dahi vatandaşın cebinden çıkar.
Kalıcı ve somut adımlar atılmalı. Bir daha fiyatlarla ya da gramajla oynamaya eli gitmeyecek türden yaptırımlar uygulanmalı.
Süleyman Demirel’in "Tencerenin düşüremeyeceği hükümet yoktur!" sözü akıllara geldiğinde hükümetin bu gıda enflasyonu konusunda derrhal el atması gerektiği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Yoksa 2023 seçimlerinde koltuklardaki kişiler bir daha gelmemek üzere gidebilir.
Selam ve dua ile.